04 Mayıs 2025 Pazar

Türkiye Basın Özgürlüğünde Alarm! İşte Dünya Sıralamasındaki Acı Gerçek

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün yayımladığı 2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi, Türkiye'deki basın özgürlüğünün durumunu bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye, 180 ülke arasında 159. sırada yer alarak "çok ciddi ihlallerin yaşandığı" ülkeler arasında yer aldı. Bu durum, ülkedeki gazetecilerin karşı karşıya kaldığı ekonomik ve siyasi baskıların ne denli yoğun olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Basın Özgürlüğünde Türkiye Alarm Veriyor

RSF'nin raporunda değerlendirilen beş temel kriter olan siyasi bağlam, yasal çerçeve, ekonomik baskı, sosyal bağlam ve güvenlik, Türkiye için olumsuz bir tablo çiziyor. Özellikle ekonomik baskılar, medya kuruluşlarının bağımsızlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu'nun da belirttiği gibi, gazeteciler üzerindeki baskılar sadece siyasi değil, aynı zamanda ekonomik yollarla da devam ediyor. Kamu ilan ve reklam dağıtım politikalarıyla ayrımcılığa uğrayan medya kuruluşları, ekonomik bağımsızlıklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor.

RSF Yayın Direktörü Anne Bocandé, ekonomik bağımsızlık olmadan basın özgürlüğünün korunamayacağını vurgulayarak, "Finansal sıkıntılar, medyayı ticari ya da siyasal çıkarlara bağımlı hale getiriyor," değerlendirmesinde bulundu. Bu durum, Türkiye'deki medya kuruluşlarının ve gazetecilerin özgür ve bağımsız bir şekilde görevlerini yerine getirmelerini zorlaştırıyor.

Türkiye'nin Basın Özgürlüğü Karnesi: Yıllar İçinde Kötüleşme

Türkiye'nin basın özgürlüğü karnesi, son yıllarda giderek kötüleşiyor. 2002 yılında 99. sırada yer alan Türkiye, 2016'daki darbe girişiminin ardından medya üzerindeki baskının artmasıyla hızla düşüş yaşadı. 2023'te 165. sıraya kadar gerileyen Türkiye, 2025 itibarıyla 159. sırada yer alıyor. Bu düşüş, RSF tarafından "süreklilik arz eden yapısal baskılar" olarak nitelendiriliyor. Bu yapısal baskılar, gazetecilerin oto sansür uygulamasına ve kritik haberleri yapmaktan çekinmesine neden oluyor.

  • Siyasi Baskılar: Hükümetin medya üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkileri.
  • Yasal Engeller: Basın özgürlüğünü kısıtlayan yasal düzenlemeler.
  • Ekonomik Baskılar: Reklam gelirlerinin dağıtımında ayrımcılık, medya kuruluşlarının ekonomik olarak zayıflatılması.
  • Sosyal Baskılar: Gazetecilere yönelik sosyal medya linçleri, nefret söylemi.
  • Güvenlik Tehditleri: Gazetecilere yönelik fiziksel saldırılar, tehditler.

Türkiye'nin basın özgürlüğü açısından bulunduğu bu durum, ülkenin demokratikleşme sürecine de olumsuz etki ediyor. Özgür ve bağımsız bir basın, toplumun doğru bilgilendirilmesi, farklı görüşlerin temsil edilmesi ve kamuoyunun denetim mekanizmasının işlemesi için hayati öneme sahip.

Sonuç olarak, RSF'nin raporu Türkiye'deki basın özgürlüğünün ne denli tehlikede olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Ekonomik ve siyasi baskıların azaltılması, yasal düzenlemelerin basın özgürlüğünü koruyacak şekilde yeniden düzenlenmesi ve gazetecilerin güvenliğinin sağlanması, Türkiye'nin basın özgürlüğü karnesini iyileştirmek için atılması gereken adımların başında geliyor. Aksi takdirde, Türkiye'nin basın özgürlüğü sıralamasındaki yeri daha da geriye gidebilir ve bu durum, ülkenin demokratik geleceği açısından ciddi sonuçlar doğurabilir.

İlgili Haberler