26 Nisan 2025 Cumartesi

Sülük Mucizesi! İnme Hastası Hayata Döndü

Gazeteci bir meslektaşımızın yaşadığı inanılmaz iyileşme hikayesi, sülük tedavisinin (hirudoterapi) potansiyelini gözler önüne seriyor. İnme geçirdikten sonra umutların tükendiği anda sülük tedavisiyle hayata tutunan hastanın deneyimi, bu geleneksel tedavi yöntemine olan ilgiyi artırıyor. İşte o inanılmaz hikaye ve sülük tedavisine dair merak edilenler:

Umutların Tükendiği An

Gazeteci meslektaşımızın yaşadığı zorlu süreç, eşinin aniden inme geçirmesiyle başladı. Kalpten beyne pıhtı atması sonucu eşi, İstanbul'da özel bir hastanede tedavi altına alındı. Ancak ilk başta inme teşhisi konulamaması ve sonrasında gelişen komplikasyonlar, durumu daha da kritik hale getirdi. Hastanın 22 gün yoğun bakımda ve 10 gün serviste kalmasına rağmen, görme kaybı ve yürüme zorluğu gibi ciddi sorunlar ortaya çıktı. Tam umutlar tükenmek üzereyken, bir aile dostu olan Dr. A.E.'nin sülük tedavisini önermesiyle yeni bir umut ışığı doğdu.

Hasta, yaşadığı süreci şu sözlerle anlatıyor: "Eşime bir inme geldi. Kalpten beyne pıhtı atmıştı. İstanbul’da özel bir hastaneye zamanında götürmemize rağmen, vücutta çökme olmadığı için ilk başta inme teşhisi konulamadı. Eşim 22 gün yoğun bakımda, 10 gün serviste olmak üzere toplam 32 gün hastanede yattı. Bu süreçte, görme kaybı ve yürüme zorluğu gibi ciddi sorunlar ortaya çıktı. Bir aile dostumuz olan Dr. A.E., bize sülük tedavisini önerdi. Bir hekimin böyle bir tedavi önermesi açıkçası bizi çok şaşırttı. Sonunda karar verdik ve sülük tedavisine başladık."

Sülük Tedavisiyle Gelen Mucizevi İyileşme

Sülük tedavisine başlanmasının ardından kısa sürede gözle görülür gelişmeler yaşandı. Hastanın görme ve yürüme sorunları tamamen ortadan kalktı. Eşinin sol beyinciğinde iki damarın tıkalı olmasına rağmen, bugün hayatına sanki hiçbir şey olmamış gibi devam ettiğini belirten gazeteci, sülük tedavisinin mucizevi etkisine dikkat çekiyor.

Hasta, yaşadığı mutluluğu şu sözlerle ifade ediyor: "Eşimin sol beyinciğinde iki damarın tıkalı olmasına rağmen, bugün hayatında hiçbir şey olmamış gibi yaşamını sürdürüyor. Şükürler olsun ki sülük tedavisinden sonra görme ve yürüme sorunları tamamen ortadan kalktı."

Sülük Tedavisi (Hirudoterapi) Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Tıp literatüründe "hirudoterapi" olarak bilinen sülük tedavisi, yaklaşık 2.500 yıl öncesine dayanan köklü bir geçmişe sahip. Halkalı solucanlar ailesinden gelen sülükler, cilde yapıştıktan sonra ısırdıkları bölgeye 100'ü aşkın biyoaktif madde salgılıyor. Bu maddeler sayesinde:

  • Kan akışı düzenleniyor
  • Pıhtılar çözülüyor
  • İltihap ve ağrı azalıyor
  • Damar tıkanıklıkları önleniyor

Sülüklerin ürettiği en önemli enzimlerden biri olan hirudin, uygulamadan sonra 24 saat boyunca etkisini sürdürüyor. Sülük tedavisi, günümüzde birçok hastalığın tedavisinde destekleyici bir yöntem olarak kullanılıyor. Özellikle inme, kalp damar tıkanıklıkları, baş ağrıları, migren, varis, damar tıkanıklıkları, epilepsi, göz tansiyonu, yanıklar, iyileşmeyen yaralar, eklem ve yumuşak doku romatizmaları, sedef, egzama gibi cilt hastalıkları, böbrek taşı, prostat sorunları, sindirim sistemi rahatsızlıkları, sinir iltihapları, beyin ve omurilik damar hastalıkları gibi rahatsızlıklarda olumlu etkileri olduğu biliniyor.

Sülük tedavisi uygulaması öncesinde tedavi edilecek bölge temizlenip kurutuluyor. Küçük kesiler yapılarak sülükler yerleştiriliyor. Sülükler kanı emerken lokal anestezi etkili bir sıvı salgılıyor ve işlem ağrısız gerçekleşiyor. Genellikle 20-25 dakika beslenen sülükler işi bitince kendiliğinden ayrılıyor. Her hasta için yeni sülük kullanılarak enfeksiyon riskleri minimuma indiriliyor. Kan sulandırıcı ilaç kullananların, tedavi öncesi en az 3 gün ara vermesi gerekiyor.

Sülük Tedavisi Umut Olmaya Devam Ediyor

Bu gerçek yaşam öyküsü, sülük tedavisinin potansiyelini ve umut olabileceğini bir kez daha kanıtlıyor. Her ne kadar alternatif bir tedavi yöntemi olsa da, sülük tedavisinin bazı durumlarda mucizevi sonuçlar doğurabileceği unutulmamalıdır. Ancak, bu tür tedavilere başvurmadan önce mutlaka bir uzmana danışmak ve gerekli tıbbi değerlendirmeleri yaptırmak büyük önem taşıyor.

İlgili Haberler