
Erbaa'da Köylüler Ayakta! Taş Ocaklarına Geçit Yok!
Tokat'ın Erbaa ilçesinde, dört köyün sakinleri, tarım arazilerini ve su kaynaklarını tehdit eden taş ocaklarına karşı tarihi bir direnişe imza attı. Doğanyurt, Çamdibi, Pınarbeyli ve Gümüşalan köylerinden gelen vatandaşlar, Cumhuriyet Meydanı'nda bir araya gelerek seslerini yükseltti. Köylüler, Yeşilırmak Havzası'nın korunması için kararlı bir duruş sergileyerek hukuki süreç başlattıklarını duyurdu.
Doğa Katliamına Dur De!
Emekli Ziraat Yüksek Mühendisi Kadir İspirli, Doğanyurt köyünden gelerek yaptığı basın açıklamasında, taş ocaklarının sadece doğayı değil, aynı zamanda bölge halkının geleceğini de tehdit ettiğini vurguladı. İspirli, "Bu kadar verimli toprakların, Yeşilırmak Havzası'nın kalbinde, kontrolsüzce yapılan madencilik faaliyetleriyle yok edilmesine sessiz kalamayız. Erbaa halkı olarak toprağımıza sahip çıkıyoruz" dedi. Bu sözler, köylülerin kararlılığını ve umudunu yansıtıyor.
Yeşilırmak Havzası'nın önemine dikkat çeken İspirli, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin bölgede daha yoğun hissedildiğini belirtti. Bu nedenle havzanın korunmasının sadece bir çevre tercihi olmadığını, aynı zamanda bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu vurguladı. Su kaynaklarının, tarım üretiminin ve gıda güvenliğinin risk altında olduğunu ifade etti.
Taş Ocakları Tarım Arazilerini Tehdit Ediyor
Köylüler, taş ocaklarının Erbaa Büyük Ovası'na sadece 300-500 metre uzaklıkta bulunduğuna dikkat çekti. Bu durumun, yaklaşık 2000 hektarlık tarım alanı ve 150 hektarlık sulama arazisi için büyük bir tehdit oluşturduğunu belirttiler. Toz, gürültü, su kirliliği ve ağır tonajlı araçların yarattığı sorunlar nedeniyle köy halkının yaşamının çekilmez hale geldiğini dile getirdiler.
Protestoya katılan köylüler, taş ocaklarının sadece doğayı değil, aynı zamanda Osmanlı dönemine ait mezarlar, antik su kemerleri ve doğal su kaynakları gibi kültürel mirası da tehlikeye attığını vurguladı. Bölgedeki yolların ağır yük taşımaya uygun olmaması nedeniyle köy altyapısının da zarar gördüğünü belirttiler.
Köylülerin talepleri şu şekilde sıralanabilir:
- Taş ocaklarının faaliyetlerinin durdurulması
- Yeşilırmak Havzası'nın korunması için somut adımlar atılması
- Ruhsat süreçlerinin şeffaf ve bilimsel kriterlere göre yürütülmesi
- Mera işgallerine son verilmesi
- Atık tesislerindeki usulsüzlüklerin giderilmesi
Ruhsatlar Bilimsel Dayanak Olmadan Veriliyor
Basın açıklamasında, ruhsat süreçlerinin "kabala usulü" ilerlediği, bilimsel analizler ve çevresel etki değerlendirmelerinin göz ardı edildiği ifade edildi. Köylüler, devlet kurumlarının halkın değil, şirketlerin yanında durduğu bir tabloyla karşı karşıya olduklarını belirterek tepkilerini dile getirdiler. Ruhsat numarası 91630 (ER: 3504670) olan 95,41 hektarlık taş ocağı projesine karşı dava açıldığı belirtildi.
Mera işgali ve atık skandalı da protestonun önemli gündem maddeleri arasındaydı. Köylüler, Erek Mahallesi'ndeki meraların 2014'ten bu yana özel bir şirket tarafından işgal edildiğini belirterek, bu işgale son verilmesini istedi. Ayrıca, Erbaa Karatepe mevkiinde bulunan kompost tesisinde evsel atıkların, hayvan leşlerinin ve enfekte materyallerin ayrıştırma yapılmadan döküldüğü, bunun da halk sağlığı açısından ciddi risk oluşturduğu ifade edildi.
Kadir İspirli'nin çağrısıyla, Erbaa halkı doğasına sahip çıkmak için bir araya geldi. İspirli, "Bizler; suyumuza, toprağımıza, havamıza sahip çıkmak için buradayız. Tüm Erbaalıları bu mücadeleye destek olmaya davet ediyoruz. Çünkü çocuklarımızın geleceği için Erbaa'nın doğasını korumak bir görevdir" diyerek sözlerini tamamladı.
Erbaa'da yaşanan bu doğa nöbeti, sadece yerel bir mücadele değil, aynı zamanda tüm Türkiye'ye örnek olacak bir direnişin sembolü haline geldi. Köylülerin kararlılığı ve azmi, doğanın korunması için umut veriyor. Yeşilırmak Havzası'nın geleceği için verilen bu mücadele, tüm doğaseverlerin desteğiyle daha da güçlenecek.