Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun sahibi olduğu ATR Yapı'da çalışan işçiler, uzun süredir maaş ve tazminatlarını alamadıkları gerekçesiyle direnişe geçti. İstanbul Pendik'teki şirket binası önünde toplanan işçiler, haklarını alana kadar eylemlerini sürdüreceklerini belirtiyor.
İşçilerin Feryadı: "Paramızı İstiyoruz!"
ATR Yapı'da çalışan ve isimlerini vermek istemeyen işçiler, aylardır maaş alamadıklarını ve bu durumun ailelerini geçindirmelerini zorlaştırdığını ifade ediyor. "Evimize ekmek götüremiyoruz. Çocuklarımızın yüzüne bakamaz hale geldik. Hakkımız olanı istiyoruz!" şeklinde feryat eden işçiler, TFF Başkanı Hacıosmanoğlu'nun konuyla ilgilenmesini ve sorunlarına çözüm bulmasını talep ediyor.
İşçiler ayrıca, şirketin kendilerine sürekli olarak ödeme sözü verdiğini ancak bu sözlerin hiçbirinin tutulmadığını belirtiyor. "Bizi sürekli oyalıyorlar. Artık sabrımız taştı. Hakkımızı alana kadar buradan ayrılmayacağız" diyen işçiler, seslerini duyurmak için her türlü yolu deneyeceklerini vurguluyor.
Villa Sözü Tartışması: Futbolculara Vaat, İşçilere İhmal mi?
TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun, A Millî Futbol Takımı oyuncularına 2026 Dünya Kupası'na katılmaları halinde Bodrum'da villa sözü vermesi, maaş alamayan işçiler tarafından tepkiyle karşılandı. İşçiler, "Futbolculara villa sözü verirken, kendi çalışanlarının hakkını gasp etmek nasıl bir vicdandır? Önce işçinin alın teri kurumadan hakkını ödeyin!" şeklinde sitemde bulundular.
Bu durum, kamuoyunda da geniş yankı uyandırdı. Sosyal medyada birçok kullanıcı, Hacıosmanoğlu'nun işçilere karşı duyarsız davrandığını ve öncelikle kendi çalışanlarının sorunlarını çözmesi gerektiğini savundu.
Sonuç: İşçilerin Mücadelesi Devam Ediyor
ATR Yapı'da maaş ve tazminatlarını alamayan işçilerin direnişi devam ediyor. İşçiler, haklarını alana kadar şirket binası önünden ayrılmayacaklarını kararlılıkla belirtiyor. TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun bu konuda nasıl bir adım atacağı ve işçilerin mağduriyetini nasıl gidereceği merakla bekleniyor. Bu olay, işçi hakları ve yöneticilerin sorumlulukları konusunda önemli bir tartışma zemini oluşturuyor.