TBMM'de Saray Vesayeti Mi? CHP'li Karaca'dan Şok İddialar!
Gündem

TBMM'de Saray Vesayeti Mi? CHP'li Karaca'dan Şok İddialar!


20 May 20255 dk okuma11 görüntülenmeSon güncelleme: 28 July 2025

CHP Denizli Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, yaptığı basın açıklamasıyla TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'u ve iktidarın yasama organına yönelik tutumunu sert bir dille eleştirdi. Karaca, Can Atalay kararının okunması nedeniyle yaşadığı engellemeyi "anayasal düzenin tasfiyesi" ve "Saray vesayeti" olarak nitelendirdi. Peki, Karaca'nın bu sert eleştirilerinin ardında yatan sebepler neler? İşte detaylar!

TBMM'nin Saygınlığına Gölge Mi Düşürülüyor?

Karaca, açıklamasında Cumhuriyet'in büyük mirası olan TBMM'nin 105 yıllık saygınlığının "büyük yara aldığını" belirterek, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' şiarının Meclis Genel Kurulu’nda duvarda bir dekor olarak kullanıldığı itiraf edilmiştir" dedi. Anayasanın yalnızca iktidarın menziline göre hatırlanan bir metin haline geldiğini, yargı bağımsızlığının siyasal keyfiyetin aparatı, yasama organının ise yürütmenin dolaylı memuru olduğunu vurguladı.

Karaca, Hatay halkının kendi temsilcisi olarak Can Atalay'ı seçtiğini, Anayasa Mahkemesi'nin de bu iradeye saygı duyulması gerektiğini açık ve bağlayıcı kararıyla ifade ettiğini hatırlattı. Kendi TBMM Genel Kurulu'ndaki tutumunun da yasama organının hukuk içinde kalma yükümlülüğünün ifadesi olduğunu belirtti. Ancak tüm bunlara karşılık AYM kararının uygulanmaması, yürütmenin siyasal tercihine teslim edilen bir yargı düzeni ve TBMM Başkanvekiline uygulanan kurumsal ambargonun ibret verici olduğunu söyledi.

Tarafsızlık İhlali ve Sistematik Temsiliyet Ambargosu

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararını Meclis'te okutmaması nedeniyle oturum yönettirmeme tutumunu "açıkça tarafsızlık ihlali" olarak değerlendiren Karaca, bunun Kurtulmuş'un bireysel bir tasarrufu olmadığını, doğrudan doğruya muhalefete uygulanan sistematik bir temsiliyet ambargosu ve Kurtulmuş'un da bu ambargoya teslimiyet beyanı olduğunu ifade etti. Karaca, bu tutumun, TBMM'yi yürütmenin sadakat memurluğuna indirgeyen iktidar anlayışının yasama erkini partizan bir vitrinin ötesine taşımak istemediğini savundu. Hedef alınan kişinin kendisi değil, anayasanın bağlayıcılığı, hukukun üstünlüğü ve milli iradenin temsili kudreti olduğunu vurguladı.

Anayasa'nın "Başkanlık Divanı" başlıklı 94. ve "İçtüzük, siyasî parti grupları ve kolluk işleri" başlıklı 95. maddelerini hatırlatan Karaca, İçtüzük hükümlerinin siyasi parti gruplarının Meclis faaliyetlerine üye sayısı oranında katılmalarını sağlayacak şekilde düzenlendiğini belirtti. Bu hükümlerin TBMM'nin bütün siyasal parti grupları tarafından "birlikte" yönetimini güvence altına almak için düzenlendiğini ifade etti.

Karaca, bu tutumu "açıkça Anayasaya meydan okumak" olarak nitelendirerek, "Sayın Numan Kurtulmuş’un Sayın Celal Adan ve Bekir Bozdağ tercihindeki ısrarı, millet iradesini değil, yürütmenin siyasal mühendisliğini esas alan bir tutumdur ve bu da Meclis’te, hukukun gereğini yapanlar değil, iktidarın konforunu koruyanlar makbul sayılıyor demektir. İktidarın konforunu korumayı tercih eden Sayın TBMM Başkanı tarafsızlığını ihlal etmiştir" dedi.

"Saray Vesayetinin Temsilcisi" İddiası

"TBMM çatısı altında anayasanın açık hükümlerini yok sayan, temsil hakkını siyasal sadakat filtresinden geçiren bir rejim inşasının açıkça itirafıdır" diyen Karaca, bir başkanvekilinin anayasal görevini yerine getirmesi bir "suç" olarak görülüyorsa, ortada artık Meclis iradesi değil, Saray vesayeti olduğunu ve Kurtulmuş'un Saray vesayetinin temsilcisi olduğunu ilan ettiğini ifade etti.

Karaca'nın bu sert eleştirileri, TBMM'deki siyasi gerilimi daha da tırmandıracağa benziyor. Özellikle "Saray vesayeti" iddiası, önümüzdeki günlerde daha çok tartışılacak gibi duruyor. Karaca'nın açıklamaları, Meclis'in işleyişi ve anayasal düzenin korunması konularında önemli soruları gündeme getiriyor. Bu gelişmelerin, Türkiye siyaseti üzerindeki etkileri yakından takip edilecek.