
Onur Yaser Can Davası: İşkenceci Polisler Yine Yargılanıyor!
Onur Yaser Can'ın yaşadığı трагедия sonrası başlayan adalet mücadelesi, 15 yıldır devam ediyor. Gözaltında işkence gören ve intihara sürüklenen Can'ın davasında, "resmi belgede tahribat" suçundan ceza alan polislerin durumu yeniden gündemde. İstinaf Mahkemesi'nin "iyi hal indirimi" talebiyle bozduğu karar sonrası, sanık polisler tekrar hakim karşısına çıktı. Bu durum, kamuoyunda büyük bir tepkiye neden oldu ve adalet beklentisi yeniden yükseldi.
Duruşmada Neler Yaşandı?
İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya sanık polisler katılmadı. Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, davaya müdahil olarak katıldı ve önemli açıklamalarda bulundu. Avukatlar, istinaf mahkemesinin kararının kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, sanıkların yargılama boyunca pişmanlık göstermediğini ve adaleti yanıltmaya çalıştığını belirtti. Ezgi Sevgi Can, mahkemeye hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Bu dava basit bir resmi belgeyi bozma davası değil, sanık polislerin keyfi uygulamaları neticesinde henüz 28 yaşında hayata bağlı olan genç bir insanın 20 gün gibi bir süre içinde intihara sürüklenerek hayatını kaybetmesi davasıdır."
Ayrıca, tanıkların ifadelerinin Onur Yaser Can'ın yaşadıklarını net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade etti. Can, sanıkların pişmanlık belirtisi göstermediği gibi, mağduru suçlama ve kendilerini mağdur gösterme yoluna gittiklerini de sözlerine ekledi.
Adalet Arayışı Devam Ediyor
Duruşma savcısı, benzer suçlardan yargılanan diğer polislerin dosyalarının akıbetinin sorulmasını talep etti. Sanık avukatları ise suçlamaları reddetti ve mahkeme heyetinden adaletli karar vermesini istedi. Mahkeme, polis memuru Onur Ülker'in savunmasının alınması için talimat yazılmasına ve diğer dosyanın Yargıtay'dan dönüp dönmediğinin sorulmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 9 Ocak 2026'da görülecek.
Onur Yaser Can'a Ne Oldu?
28 yaşındaki mimar Onur Yaser Can, 2010 yılında İstanbul'da esrar satın aldığı iddiasıyla gözaltına alındı. Emniyette işkenceye maruz kaldı, ifadesi değiştirilmeye zorlandı ve muhbirlik yapması istendi. Bu olayların ardından psikolojik olarak çöken Can, 23 Haziran 2010'da intihar etti. Can, intiharından önce yazdığı notta, gözaltında yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:
"Gözaltında çırılçıplak soyuldum. Duvara yaslanmamı söylediler… Bir süre çömeltilerek bekletildim. Bu süreçte ağlayan, polislere yalvaran bir kişinin sesi dinletildi, tokatlandım, sözlü olarak aşağılandım. Polislerden biri beni telefonla emniyete çağırdı ve önceki ifademden farklı bir ifade imzalattılar. Muhbirlik yapmam söylendi."
Oğullarının ölümünden sonra adalet arayışına giren ailesi de büyük acılar yaşadı. Anne Hatice Can ve baba Mevlüt Can da hayatlarını kaybetti. Aileden geriye sadece Ezgi Sevgi Can kaldı. Yıllardır süren hukuk mücadelesi, hala sonuçlanmış değil. Dava, Türkiye'deki cezasızlık sorununa dikkat çekiyor ve adalet beklentisini canlı tutuyor.
Onur Yaser Can davası, Türkiye'de yaşanan трагедия olaylardan sadece biri. Bu dava, hukuk sistemindeki eksiklikleri, cezasızlık sorununu ve adaletin sağlanmasının önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ailenin adalet mücadelesi, tüm kamuoyunun vicdanında yankı bulmaya devam ediyor. Bu davanın, benzer трагедия olayların yaşanmaması ve sorumluların cezasız kalmaması için bir dönüm noktası olması umuluyor.