Öcalan'ın İmralı Perspektifi: Türkiye'nin Geleceği mi?
Gündem

Öcalan'ın İmralı Perspektifi: Türkiye'nin Geleceği mi?


11 June 20255 dk okuma6 görüntülenmeSon güncelleme: 12 June 2025

Türkiye'de 2024 sonbaharından bu yana yaşanan gelişmeler, siyaset arenasında ve toplumsal hafızada alışılmadık bir süreci tetikledi. Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat 2025 tarihli perspektif mektubu, sadece PKK'nin geleceğini değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin dönüşümünü de aydınlatan bir belge oldu. Peki, bu mektup ne anlama geliyor? 5-7 Mayıs tarihlerindeki 12. Kongre'de PKK'nin kendini feshetmesiyle birlikte bu metin etrafındaki tartışmalar derinleşti. Bu söyleşide, Dr. Sayid Darati ile bu kritik politik anın farklı boyutlarını ele alıyoruz.

Bahçeli'nin Çıkışı ve Devlet Aklının Tasarımı

Dr. Sayid Darati, sözlü tarih, kolektif hafıza ve Kürt tarihi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyor. Darati, mevcut sürecin hem benzersiz hem de 1918-23 ve 1975-76 dönemleriyle büyük benzerlikler taşıdığını belirtiyor. Devlet Bahçeli'nin Meclis grup toplantısında "Öcalan gelsin mecliste konuşsun, partisini feshettiğini söylesin" çağrısı, birçok kişiyi şaşkına çevirdi. Darati'ye göre, Bahçeli'nin çağrısı Türk devlet aygıtından bağımsız düşünülemez. Bahçeli'nin "devlet ve hükümet dizaynı" konusundaki rolü göz önüne alındığında, bu durum daha net anlaşılıyor.

Devletin Bekası ve Ortadoğu'daki Yeni Düzen

Peki, mevcut durumda devletin bekası ile ilgili gelişmeler neler? Darati'ye göre iki önemli gelişme var: iç ve dış. Dışarıdan bakıldığında, Sykes-Picot anlaşmasıyla çizilen Ortadoğu düzeninin sona ermesi ve bölgenin yeniden dizayn ediliyor olması büyük bir etken. İçeride ise, 2014'te devletin "çözüm masası"nı devirmesi ve Erdoğan-Bahçeli öncülüğünde Kürt hareketini bitirmeyi hedefleyen "çöktürme planı"nın sonuna gelinmesi önemli bir faktör. Hatırlanırsa, 2016'daki "darbe modeli" ile devletin tüm yazılı kuralları askıya alınmıştı. 2016-2023 yılları arasında kuralsız bir yönetim modeli uygulandı. Darati, bu durumun devleti devlet yapan tüm kurum ve kuralları ayaklar altına aldığını belirtiyor.

1918'den 2025'e: Tarihsel Tekerrür mü, Stratejik Yenilenme mi?

Darati, günümüzde 1918 yılının bir benzerinin yaşandığını ifade ediyor. Ortadoğu'nun yine yangın yeri olduğunu, Türkiye'nin derin bir ekonomik ve sosyal buhran içinde bulunduğunu belirtiyor. Ona göre, bu durumdan çıkışın tek yolu Kürtlerle bir uzlaşmadan geçiyor. Ancak işler göründüğü kadar kolay değil. Çünkü 2016 yılından beri bildiğimiz anlamda bir "Türk Devleti" yok. Onun yerine, devletin çürüyen "kabuğu" altında oluşmuş, her biri kendi hesabına çalışan "devletçikler" var. Darati, Türkiye Cumhuriyeti'ni yeniden görüşme masasına getiren şeyin PKK'nin güçlenmesi değil, devletin zayıflaması olduğunu vurguluyor.

Şu anda Erdoğan figürü bu devletçikleri bir arada tutan neredeyse tek şey. Ancak Erdoğan'ın da doğal ya da siyasal nedenlerle uzun bir süre iktidarda kalamayacağı ve bu yüzden bu devletçiklerin uzun bir süre bir arada tutulamayacağı ortada. Bahçeli'nin "devlet adına" yaptığı müdahale, aslında devleti yeniden "nizama" çekmek ve bu devletçikleri henüz aleni hale gelmeden tasfiye etme çabasıdır.

Bugün gelinen noktada, Türkiye'nin geleceği için kritik bir süreç yaşanıyor. Öcalan'ın İmralı perspektifi, bu süreçte önemli bir rol oynuyor. Ancak, bu perspektifin ne kadar etkili olacağı ve Türkiye'nin nasıl bir dönüşüm geçireceği, önümüzdeki dönemde yaşanacak gelişmelere bağlı olacak.