İbrahim Demirci'nin Kayıp Kayıt Kitap şiir dizisinde Mehmet Aycı'nın "Dağ Aşma Bilgisi" adlı eserini okuduktan sonra, şimdi de aynı diziden çıkan yeni kitabı "Kemikten" ile karşı karşıyayız. Mayıs 2025'te yayımlanan bu eser, 57 sayfada 25 şiir sunuyor. Kitabın arka kapağında, Yozgat Sürmelisi türküsünün dizeleriyle karşılaşıyoruz: "Ölüp de mezara girdiğim zaman / Ben susayım kemiklerim söylesin." Bu dizeler, Mehmet Aycı'nın halk kültürüne olan derin bağlılığını ve türkülere olan tutkusunu simgeliyor.
Halkın Sesi, Kemiklerin Dili
Mehmet Aycı'nın halk kültürüne olan bağlılığı, daha önce "Bir Fırtına Tuttu Bizi" adlı eserinde de kendini göstermişti. Hece gençlik dizisinde yayımlanan "Köroğlu’nun Delileri" de aynı bağlılık ve tutkunluğun bir örneği olarak okuyucularla buluşmuştu. "Kemikten"deki şiirlere başlamadan önce Yozgat Sürmelisi'ni dinlemek, eserin ruhunu daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Ancak, türkünün farklı versiyonlarında bu dizelerin yer almadığını görmek şaşırtıcı olabiliyor. Neyse ki, Gülşen Kutlu'nun yorumu bu anlamda içimizi ısıtıyor.
Alfabetik Bir Kemik Yolculuğu
"Kemikten"in içindekiler bölümü, "Fibula" ile başlayıp "Vertebra" ile sona eriyor. Şair, şiirleri alfabetik sıraya göre düzenleyerek, kemikler arasında bir önem veya öncelik ayrımı gözetmediğini vurguluyor. Her bir kemiğin, uzun veya kısa, büyük veya küçük, kalın veya ince, kendine özgü bir konumu, işlevi ve güzelliği olduğunu belirtiyor. Örneğin, baldır kemiği olan Fibula, "Koşarız ikimiz bir / Dururuz ikimiz bir" dizeleriyle başlayan bir birlik şarkısına dönüşüyor. Şair, "İnsan denen taşınmaz yük sevgilim / İkimizin taşıması içindir…" diyerek, dayanışmanın önemini vurguluyor. Pazu kemiği olan Humerus ise, tarihsel çağrışımlarıyla dikkat çekiyor: "Gümüş pazıbent bağlayan o eski dilberlerin / Gümüş pazıbent bağlayan savaşçıları var." Şiir, nüktedan bir hatırlatmayla sona eriyor: "Uslu durduğuna bakma bir de kasılması var!"
Şiirlerde Anatomik Yolculuk
Kitapta yer alan diğer şiirler de kemiklerin isimleriyle anılıyor ve her biri farklı bir anlam taşıyor. Uyluk kemiği Os Femoris, hayata ilişkin bir uyum şarkısı sunarken, alın kemiği Os Frontale, anatomiden insanlık tarihine doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Gözyaşı kemiği Os Lacrimale, Şeyh Galib'i ve Hz. Ali'yi hatırlatarak derin bir anlam taşıyor. Alt çene kemiği Os Mandibula, bilgece bir sözle başlıyor: "Sahibinden fazla yaşar her kale." Üst çene kemiği O Maxilla, evrim tarihine göndermeler yaparken, burun kemiği Os Nasale, içli, dertli, dürüst ve mütevazı bir şiir sunuyor. Kürek kemiği Os Scapula bir aşk şiiri gibi okunurken, şakak kemiği Os Temporale, intihar sahnesinin de karıştığı bir aşk şiirine dönüşüyor. Kaval kemiği Os Tibia'da ise başat tema sevda olarak karşımıza çıkıyor.
Kemiklerin Fısıltısı, Şiirin Büyüsü
Mehmet Aycı'nın "Kemikten" adlı eseri, sadece kemiklerin anatomik yapısını değil, aynı zamanda onların fısıltılarını, çağrışımlarını ve insan hayatındaki önemini de gözler önüne seriyor. Şair, kemiklerin dilinden konuşarak, okuyuculara farklı bir pencere açıyor ve onları derin düşüncelere sevk ediyor. "Kemikten", halk kültürüne bağlılığı, türkülere olan tutkusu ve dilin zenginliğiyle öne çıkan bir eser olarak edebiyat dünyasında önemli bir yer ediniyor.