İsrail Sumud Filosuna Saldırdı! Hukuksuz Müdahale Mi?
Gündem

İsrail Sumud Filosuna Saldırdı! Hukuksuz Müdahale Mi?


02 October 20255 dk okuma3 görüntülenmeSon güncelleme: 02 October 2025

İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren Sumud Filosuna yaptığı müdahale, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Filistin halkına destek amacıyla yola çıkan bu filoya yapılan müdahale, seyrüsefer özgürlüğü ve insancıl hukuk açısından tartışmaları beraberinde getirdi. Peki, bu müdahale uluslararası hukuka uygun mu?

Deniz Hukuku ve Seyrüsefer Özgürlüğü

Deniz hukukuna göre, gemilerin uluslararası sularda serbestçe seyretme hakkı bulunmaktadır. Bu hak, insani yardım taşıyan gemiler için de geçerlidir. Ancak, kıyı devletleri karasularında (genellikle 12 deniz mili) kontrol yetkisine sahipken, münhasır ekonomik bölgelerinde (200 deniz mili) belirli faaliyetleri düzenleyebilirler. Açık denizlerde ise gemiler, bayrak devletinin yargı yetkisine tabidir.

Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin 110. maddesi, savaş gemilerine belirli durumlarda yabancı gemilere müdahale etme hakkı tanır. Bu durumlar arasında korsanlık, köle ticareti, yetkisiz yayın yapma gibi suçlar yer alır. Ancak, Sumud Filosu'nun bu tür faaliyetlerde bulunduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır.

İsrail'in, Sumud Filosu'na müdahale etmeden önce gemilerle iletişime geçmesi ve şüphelerini gidermesi gerekirdi. Müdahale, ancak şüphelerin giderilememesi durumunda ve orantılılık ilkesine uygun olarak gerçekleştirilebilirdi. Aksi takdirde, bu müdahale uluslararası hukuka aykırı olacaktır.

İnsancıl Hukuk ve Gazze Ablukası

Gazze'ye uygulanan abluka, insancıl hukuk açısından da tartışmalıdır. Bir ablukanın yasal olabilmesi için ilan edilmiş, sınırları belirlenmiş, tarafsız uygulanması ve orantılı olması gerekmektedir. San Remo Deniz Hukuku Kılavuzu'na göre, bir ablukanın amacı sivil nüfusu açlığa mahkum etmek veya hayatta kalması için gerekli şeylerden mahrum bırakmaksa, bu abluka orantılılık ilkesine aykırıdır.

İsrail'in Gazze'ye uyguladığı abluka nedeniyle, birçok kişi gıda kıtlığı çekmekte, yetersiz beslenme sebebiyle hayatını kaybetmekte, temiz su ve sağlık hizmetlerine erişememektedir. Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşları, Gazze'de "kıtlık" yaşandığını resmen ilan etmiştir. Bu durum, İsrail'in ablukayla elde edeceği askeri avantajdan çok daha büyük ve orantısız zarar verdiğini göstermektedir.

Cenevre Sözleşmeleri Ek Protokol I'in 54. maddesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kurucu anlaşması olan Roma Statüsü'nün savaş suçlarına ilişkin maddesi, sivilleri açlığa mahkum etmeyi yasaklamaktadır. İsrail'in Gazze'ye uyguladığı abluka, bu hükümleri de ihlal etmektedir.

Sonuç

İsrail'in Sumud Filosu'na müdahalesi, uluslararası hukuk açısından birçok soru işaretini beraberinde getirmiştir. Seyrüsefer özgürlüğü, insancıl hukuk ve orantılılık ilkesi gibi temel prensiplerin ihlal edilip edilmediği tartışılmaktadır. Uluslararası toplumun bu konudaki tepkisi ve atılacak adımlar, bölgedeki gerginliğin azaltılması ve hukukun üstünlüğünün sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu olay, uluslararası sularda seyrüsefer özgürlüğünün ve insani yardımın engellenmemesi gerektiği gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.