İsraf Alarmı! Devletin Yıkımı, Milletin Yok Oluşu Mu?
Gündem

İsraf Alarmı! Devletin Yıkımı, Milletin Yok Oluşu Mu?


06 July 20255 dk okuma10 görüntülenmeSon güncelleme: 08 July 2025

İsraf, sadece bireysel bir hata değil, aynı zamanda devletler için de büyük bir yıkım potansiyeli taşır. Sahip olunan kaynakları, kıymetleri ve malları gereksiz yere harcamak, faydasız şekilde tüketmek veya hor kullanarak yok etmek anlamına gelen israf, hem dini hem de ekonomik açıdan ciddi sonuçlar doğurabilir. Kur'an-ı Kerim'de israfın kesin bir dille yasaklandığı ve israf edenlerin şeytanın kardeşleri olarak nitelendirildiği düşünüldüğünde, bu konunun önemi daha da artmaktadır.

İsrafın Dini ve Ahlaki Boyutu

Kur'an-ı Kerim'de A’râf Suresi'nin 31. ayetinde, "Yiyin, için fakat israf etmeyin! Allah israf edenleri elbette sevmez" buyurulmaktadır. İsrâ Suresi'nin 26-27. ayetlerinde ise "İsraf etme! İsraf edenler, şeytanların kardeşleridir" ifadesi yer alır. Bu ayetler, israfın sadece maddi bir kayıp olmadığını, aynı zamanda ahlaki bir zafiyet ve imanı bir eksiklik olduğunu da gösterir. Hz. Peygamber (S.A.S) de "Yiyin, için, giyinin, sadaka verin; ama israf ve kibirden sakının!" şeklinde buyurarak, israfın her türlüsünden kaçınmamız gerektiğini vurgulamıştır.

Devlet Yönetiminde İsrafın Vahim Sonuçları

Devleti yönetenler için israf, millete ait olan ortak varlıkları keyfi, şahsi veya gösteriş amaçlı harcamak anlamına gelir. Bu tür bir israfın sadece ekonomik değil, aynı zamanda ahlaki, sosyal ve tarihi boyutları da vardır. Tarih, israf yüzünden yıkılan devletlerin örnekleriyle doludur. Türkiye'nin de içinde bulunduğu mevcut durumda, bir yanda işsizlik, açlık ve enflasyon varken, diğer yanda şatafat, gösteriş ve savurganlık olması düşündürücüdür. Devletin, yöneticiler tarafından bir çiftlik gibi görülerek har vurulup harman savrulması, kabul edilemez bir durumdur.

  • Saraylar ve köşkler
  • Lüks arabalar
  • Gösterişli karşılama törenleri

gibi harcamalar, milletin alın terinden ve geleceğinden çalınan kaynaklarla finanse edilmektedir.

Türkiye'nin İsraf ile İmtihanı

Türkiye, bugün maalesef ciddi bir israf sorunlarıyla karşı karşıyadır. Bir tarafta orman yangınları ve doğal afetlerle mücadele edilirken, diğer tarafta makam araçları ve lüks harcamalar gündemden düşmemektedir. "İtibardan tasarruf olmaz!" anlayışıyla yapılan her israf, aslında milletin boğazından, yetimin sofrasından çalınan bir lokmadır. Bu israfın kaynağı ise milletin vergileri, özelleştirmelerden elde edilen gelirler ve dış borçlardır. Peki, bu israf nereye kadar devam edecek? Bu sorunun cevabı, yöneticilerin vicdanlarına ve sorumluluk duygularına bağlıdır.

İsraf, doğal kaynakların hızla tükenmesine, istikrarsızlığa ve yoksulluğa davetiye çıkarmaktır. Devlet yöneticilerindeki bu ısrarlı israfın nedeni ne olabilir? Dinimizin haram kıldığı bu savurganlık nereye varmak isteniyor? "Ballık baştan kokar" atasözü gereğince, baştakilerin israf ateşine benzinle koşması kabul edilemez. Şatafatı itibar ile maskeleyen bu anlayış, milletin aklıyla alay etmeyi bırakıp imana gelmelidir. Kendi malını israf eden sadece kendi vebalini taşırken, devlet malında tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır. Devleti yönetenler, bu büyük hak ihlalinden ne zaman vazgeçecekler? Bu günahın cezasının sadece ahirette değil, dünyada da çekileceği gerçeği ülkenin başına gelen bu kadar felaketten anlaşılmıyor mu?