29 Nisan 2025 Salı

İmamoğlu'ndan Cezaevinden Şok Sözler: Ben Siyasi Tutsak mıyım?

Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nden Financial Times'a çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Yazısında kendisini "siyasi tutsak" olarak tanımlayan İmamoğlu, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu ve geleceğine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'nin Kritik Dönemeci

İmamoğlu, yazısına Türkiye'nin coğrafi ve stratejik önemini vurgulayarak başladı. Avrupa ile Asya'yı birbirine bağlayan, Karadeniz ile Doğu Akdeniz'in kesişim noktasında bulunan Türkiye'nin, küresel ticaret, güvenlik ve diplomasi açısından kilit bir aktör olduğunu belirtti. Kuzeyde Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı, güneyde Ortadoğu'daki istikrarsızlık gibi faktörlerin Türkiye'nin önemini daha da artırdığını ifade etti.

Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden bu yana Türkiye'nin modernleşme çabalarına değinen İmamoğlu, Recep Tayyip Erdoğan'ın 22 yıllık iktidarında bu modelin çöktüğünü savundu. Demokratik kurumların aşındırıldığını, muhalefetin suç sayıldığını ve yargının bir silaha dönüştürüldüğünü iddia etti. Bu durumun ekonomik krizi derinleştirdiğini ve halkın umutsuzluğunu artırdığını belirtti.

"Halkçı Kalkınmacılık" Vizyonu

2019'da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğundan bu yana farklı bir yol izlediğini belirten İmamoğlu, "Halkçı kalkınmacılık" olarak adlandırdığı bir yaklaşım geliştirdiklerini söyledi. Bu yaklaşımın insan onurunu, pratik çözümleri ve kamusal güveni esas aldığını vurguladı. 2024 yılında 16 milyon İstanbullu tarafından üçüncü kez belediye başkanı seçilmesinin bu vizyonun bir teyidi olduğunu ifade etti. Ayrıca, bu başarının Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) ulusal ölçekteki büyük başarısının bir parçası olduğunu ve Türkiye halkının değişime hazır olduğunun bir göstergesi olduğunu belirtti.

"Ben Bir Siyasi Tutsak mıyım?"

Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladıktan sonra hükümetin baskıyı artırdığını iddia eden İmamoğlu, belediyelerinin soruşturmalar ve tehditlerle boğulduğunu, hizmetlerinin engellenmeye çalışıldığını söyledi. Cumhurbaşkanlığı için gerekli olan üniversite diplomasının keyfi bir şekilde iptal edildiğini ve adaylığının resmen ilan edilmesinden dört gün önce evinin polis tarafından kuşatıldığını belirtti. En yakın danışmanları ve belediye çalışanlarıyla birlikte gözaltına alındığını ve uydurma yolsuzluk ve teröre yardım suçlamalarıyla suçlandıklarını ifade etti.

Bu satırları Silivri Cezaevi'ndeki hücresinden yazdığını belirten İmamoğlu, hakkında herhangi bir mahkûmiyet kararı olmadığını ve kendisini bir siyasi tutsak olarak gördüğünü söyledi. Hakkındaki iddiaların "gizli tanık" olduğu öne sürülen birkaç kişinin muğlak ifadelerine dayandığını savundu.

İmamoğlu'nun cezaevine atılmasının Erdoğan için bir zafer olmadığını, aksine bir uyanışı tetiklediğini belirten İmamoğlu, ilk sokağa çıkanların öğrenciler olduğunu ve yüz binlerce insanın katılımıyla tabandan mitingler düzenlendiğini söyledi. 15 milyondan fazla yurttaşın CHP'nin açık ön seçimlerine katılarak kendisini cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiğini ve bunun hep birlikte demokrasinin geleceğine sahip çıkıldığının bir göstergesi olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin Geleceği ve Küresel İşbirliği

Türkiye'nin istikrarının yalnızca vatandaşları için değil, aynı zamanda Avrupa'nın, transatlantik ittifakın ve daha geniş anlamda Ortadoğu ile Kafkasya'nın güvenliği açısından da kritik önem taşıdığını belirten İmamoğlu, Ukrayna'daki savaş, Suriye'deki gelişmeler ve Gazze'deki trajedi gibi faktörlerin bölgesel istikrarsızlığın ne denli kolay sınır ötesine taşabildiğini gösterdiğini vurguladı.

Tüm bu sahalarda demokratik ve laik bir Türkiye'nin yalnızca faydalı değil, vazgeçilmez olduğunu belirten İmamoğlu, AB'nin büyüyen tehditlere karşı kendini sağlamlaştırmaya çalışırken, demokratik bir Türkiye'nin varlığının hayati önem taşıdığını söyledi. Gençlerini susturan, muhalefeti ezen ve korkuyla yöneten bir rejimin bölgesel istikrarsızlığı derinleştirmekten başka bir sonuç doğurmayacağını ifade etti.

Türk halkının iki yüzyıldan fazladır anayasal yönetim, yurttaş temsiliyeti ve adalet için mücadele ettiğini belirten İmamoğlu, otoriterliğin Türkiye'nin "doğal kaderi" olduğu yönündeki miti çürüttüğünü söyledi. Bugün, dünyadaki demokratik dayanışmanın ortak geleceği inşa etmek için hayati önem taşıdığını ve küresel düzeyde demokrasinin gerileme dalgasının Türkiye'de başlamış olabileceğini, ancak buna karşı direnişin de yine Türkiye'den başlayacağına inandığını ifade etti.

Ekrem İmamoğlu'nun cezaevinden yazdığı bu yazı, Türkiye'nin siyasi geleceği ve uluslararası ilişkileri açısından önemli mesajlar içermektedir. Yazıda vurgulanan demokratik değerler, hukukun üstünlüğü ve bölgesel işbirliği gibi konular, Türkiye'nin geleceği için belirleyici olacaktır.

İlgili Haberler