Hz. Muhammed Hakkında Soruşturma! O Şaka Nelere Yol Açtı?
Gündem

Hz. Muhammed Hakkında Soruşturma! O Şaka Nelere Yol Açtı?


22 September 20255 dk okuma2 görüntülenmeSon güncelleme: 23 September 2025

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, YouTube üzerinden yayın yapan "Soğuk Savaş" kanalında yayınlanan bir video içeriğinde, Hz. Muhammed ile ilgili yapılan yorumlar nedeniyle soruşturma başlattı. Soruşturmanın nedeni, yorumların "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçunu oluşturduğu iddiası. Programı sunan Boğaç Soydemir ve programa konuk olan Enes Akgündüz hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Peki, bu soruşturmaya neden olan şaka neydi ve hukuki dayanağı ne?

Olayın Arka Planı: "Soğuk Savaş" Kanalındaki Şaka

"Soğuk Savaş" kanalında yayınlanan videoda, Hz. Muhammed'e yönelik bir şaka yapıldığı iddia ediliyor. Savcılık, bu şakanın halkı tahrik edici ve nefret söylemine yönlendirici nitelikte olduğunu değerlendirerek soruşturma başlattı. Programın sunucusu Boğaç Soydemir, gelen tepkiler üzerine sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak şakanın kendisine ait olmadığını, izleyicilerden gelen şakalar arasında görüp okuduğunu belirtti ve özür diledi. Soydemir, ilgili kısmın yayından kaldırıldığını da sözlerine ekledi:

Arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde yaptığım bir şaka ile kırdığım insanlardan özür dilemek istiyorum. Böyle bir niyetim kesinlikle yoktu. Normalde kendi yaptığım şakalarda hassasiyet göstermeye özen gösteriyorum. Ancak o sırada izleyicilerden gelen şakalara geçmiştik ve ben de o şakayı ilk defa o sırada okudum. O an için basit bir kelime şakası sandım fakat sonrasında üzerine düşünmem gerekirdi. Arkadaşlarım uyarınca fark ettim. Haklısınız. Bunun için özür diliyorum. İlgili kısmı yayından kaldırdık.

Soruşturmanın Hukuki Dayanağı: TCK 216/1

Gözaltı kararının ve soruşturmanın temel dayanağı, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 216/1. maddesi. Bu madde, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçunu düzenliyor. İlgili madde şu şekilde:

Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesim aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kişi, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Savcılık, yapılan şakanın dini değerleri aşağıladığı veya Hz. Muhammed'i küçümsediği algısı yaratarak dini inançlara sahip bir kesimi hedef aldığı gerekçesiyle bu maddeyi uygulamaya koydu. Ancak, bu tür davalarda en çok tartışılan konu, ifade özgürlüğü ile nefret söylemi arasındaki sınırın nerede çizileceği. Bir ifadenin suç sayılabilmesi için kamu güvenliği açısından "açık ve yakın bir tehlike" yaratması gerekiyor. Sırf rahatsız edici veya incitici sözler söylemek, TCK 216/1 kapsamında suç oluşturmuyor.

İfade Özgürlüğü ve AİHM Yaklaşımı

Bu tür davalar, genellikle ifade özgürlüğü tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM),bu konuda önemli kararlara imza atmış durumda. AİHM'e göre, ifade özgürlüğü sadece iyi karşılanan veya zararsız görülen bilgiler için değil, aynı zamanda rahatsız edici, şoke edici veya incitici fikirler için de geçerli. Ancak, bu özgürlüğün de sınırları var. AİHM, her davada şu soruları soruyor:

  • Söz konusu olan eleştiri mi, hakaret mi?
  • Şiddet çağrısı var mı?
  • Toplumsal barışa “açık ve yakın tehlike” var mı?
  • Yaptırım orantılı mı?

AİHM, bu sorulara verdiği cevaplara göre ifade özgürlüğünün sınırlarını belirliyor. Örneğin, Handyside/Birleşik Krallık davasında AİHM, "İfade özgürlüğü sadece iyi karşılanan ya da zararsız görülen bilgiler için değil; aynı zamanda rahatsız edici, şoke edici veya incitici fikirler için de geçerlidir. Bunlar olmadan demokratik bir toplum düşünülemez" şeklinde bir karar vermiştir.

Sonuç

Hz. Muhammed hakkında başlatılan bu soruşturma, Türkiye'de ifade özgürlüğü ve dini değerlere saygı arasındaki hassas dengeyi bir kez daha gündeme getirdi. Soruşturmanın sonucunda nasıl bir karar çıkacağı merakla beklenirken, bu tür olayların ifade özgürlüğünün sınırları ve nefret söylemiyle mücadele konularında daha geniş bir toplumsal tartışmaya zemin hazırlayacağı düşünülüyor. Bu tür olaylar, hem hukuki hem de sosyal açıdan önemli sonuçlar doğurabilecek nitelikte.