25 Nisan 2025 Cuma

Deprem mi Ahlak mı? Sarsıcı Gerçekler!

Türkiye'yi derinden sarsan depremlerin ardından, medeniyetimizin bize öğrettikleri ve ahlaki değerlerimiz yeniden gündeme geldi. "Zelzele" olarak adlandırdığımız depremlerin ne zaman olacağını kimse bilemezken, binalarımızı sağlam yapmanın yanı sıra, aklımızı vicdanımızın emrine vermemiz gerektiği vurgulanıyor. Peki, vicdanlar çatlamışsa binaların sağlamlığı ne ifade eder? İşte bu soruların cevapları ve daha fazlası...

Ahlak ve Şuurun Önemi

Ahlakın parayla satın alınamayacağını ve sadece okuma yazma bilmenin yeterli olmadığını unutmamalıyız. Terör örgütlerindeki eğitimli bireyler ve tarihteki örnekler, şuurun ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Şuursuz okuma yazma, cehaletten bile daha tehlikeli olabilir. Cahilin zararı kendine iken, şuursuzun zararı toplu katliamlara yol açabilir.

Milli Mücadele'de Yunan ordusunun yaptığı zulümler unutulmamalıdır. Manisa'da binlerce bina yıkılmış, insanlar acımasızca katledilmiş ve genç kızlar kaçırılmıştır. Ancak Lozan'da Türk milletini temsil edenler, Yunanlıların bu tahribatını affetmiş ve tazminat istememiştir. Bu durum, geçmişimizden ders çıkarmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

Teknoloji ve Değerlerimiz

Teknoloji, hayatımızı kolaylaştırmanın yanı sıra, geçmişimizi hatırlamamızı da sağlıyor. Ancak şuur nisyana terk edilince, teknolojinin bir anlamı kalmıyor. Teknoloji sadece bir araçtır. Önemli olan, bu aracı doğru ve ahlaki değerlere uygun bir şekilde kullanmaktır.

Fukuyama'nın "Tarihin Sonu ve Son İnsan" adlı eserinde "kendi kendine yeterlilik" anlayışını "ilkellik" olarak tanımlaması eleştiriliyor. Kendi kendine yeterli olmak neden ilkel olsun? Sömürgeci mi olmak gerekiyor? Bu sorular, değerlerimizi sorgulamamıza ve kendi özümüze dönmemize yardımcı oluyor.

Günümüzdeki Ahlaki Çöküş

Günümüzde ahlak kavramı sıkça kullanılmasına rağmen, tribünlere oynamaktan ve koltuk kavgalarından öteye gidemiyor. Bir yandan açlık sınırı altında yaşayan insanlar varken, diğer yandan bir konseri ayakta dinlemenin bedeli dudak uçuklatıyor. Bu durum, ahlaki bir çöküşün göstergesi olarak kabul edilebilir.

Ehliyet sahibi olmak ile sadece sürücü olmak arasındaki farkı anlamak önemlidir. Ehliyet, vasıtayı kullanabilme yeteneğine sahip olmak anlamına gelirken, sürücü sadece hayvan topluluğunu yöneten kişiyi ifade eder. Bu kavramlar üzerinden bile, ahlaki değerlerimizin nasıl yozlaştığını görebiliriz.

Sonuç olarak, depremler gibi doğal afetler karşısında binalarımızı sağlam tutmanın yanı sıra, ahlaki değerlerimize sahip çıkmalı ve şuurumuzu kaybetmemeliyiz. Aksi takdirde, teknoloji ve diğer gelişmelerin bir anlamı kalmayacaktır. Unutmayalım ki, vicdanlar sağlam olmadıkça binaların sağlamlığı bir anlam ifade etmez.

İlgili Haberler