27 Nisan 2025 Pazar

Beyan Esastır Faciası: Aile Yılı İlanı Mağduriyetleri Artırıyor!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2025 yılını "Aile Yılı" ilan etmesiyle birlikte, "beyan esastır" ilkesinin yol açtığı tartışmalar yeniden alevlendi. Özellikle boşanma davalarında kadının beyanının esas alınması, bazı kesimler tarafından mağduriyetlere yol açtığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Peki, bu ilke gerçekten aileleri mi yıkıyor?

"Beyan Esastır" İlkesi Nedir?

"Beyan esastır" ilkesi, hukuk sisteminde bir kişinin ifadesinin aksi kanıtlanana kadar doğru kabul edilmesini ifade eder. Boşanma davalarında ise bu ilke, kadının şiddet, aldatma veya diğer mağduriyet iddialarının öncelikle dikkate alınması anlamına gelir. Ancak bu durum, bazı erkeklerin asılsız suçlamalarla karşı karşıya kaldığı ve mağdur edildiği yönünde eleştirilere neden oluyor.

  • Kadının beyanı delil olarak kabul edilir.
  • İddiaların doğruluğu araştırılır.
  • Erkeğin savunma hakkı saklıdır.

STK'lar ve Uzmanlar Ne Diyor?

Konuyla ilgili açıklama yapan STK'lar ve hukuk uzmanları, "beyan esastır" ilkesinin adil yargılama ilkesiyle çelişebileceğine dikkat çekiyor. Özellikle delil yetersizliği durumunda, sadece kadının beyanına dayanarak karar verilmesinin, erkekler açısından büyük bir haksızlık yaratabileceği vurgulanıyor. Bu nedenle, delillerin titizlikle incelenmesi ve her iki tarafın da haklarının korunması gerektiği belirtiliyor.

Aile Yılı İlanı ve Beklentiler

2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesi, aile kurumunun güçlendirilmesi ve aile içi sorunlara çözüm bulunması açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak "beyan esastır" ilkesinin yarattığı tartışmaların gölgesinde, ailelerin huzur ve güven içinde yaşayabilmesi için daha kapsamlı ve adil düzenlemelerin yapılması gerektiği düşünülüyor. Bu kapsamda, hem kadınların hem de erkeklerin haklarını koruyan, delillere dayalı bir yargılama sisteminin oluşturulması büyük önem taşıyor.

Sonuç olarak, "beyan esastır" ilkesinin uygulanmasında yaşanan sorunlar, aile kurumunu derinden etkiliyor. Aile Yılı ilanının ardından, bu konuda daha adil ve dengeli bir yaklaşım sergilenmesi, mağduriyetlerin önlenmesi ve ailelerin huzur içinde yaşayabilmesi için elzemdir. Aksi takdirde, iyi niyetle atılan adımlar, yeni mağduriyetlere zemin hazırlayabilir.

İlgili Haberler