Beden Eğitimi Dersleri: Yeniden Yapılandırma Şart mı?
Gündem

Beden Eğitimi Dersleri: Yeniden Yapılandırma Şart mı?


21 May 20255 dk okuma1 görüntülenmeSon güncelleme: 21 May 2025

Beden eğitimi ve spor dersleri, Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren tartışma konusu olmuştur. Tek parti döneminde ideolojik bir araç olarak görülen beden terbiyesi, günümüzde ise daha çok futbol, voleybol ve basketbol gibi etkinliklere sıkıştırılmış durumda. Peki, beden eğitimi ve spor derslerini ne yapmalıyız? Bu sorunun cevabını ararken, geçmişten günümüze bu alandaki değişimleri ve yeni müfredatın nasıl olması gerektiğini inceleyeceğiz.

Geçmişten Günümüze Beden Terbiyesi Anlayışı

Cumhuriyet'in ilk yıllarında, beden eğitimi ve spor, kuruluş ideolojisinin önemli bir parçası olarak görülmüştür. Tek parti döneminde, spor kelimesinin Türkçeleştirilmesiyle başlayan süreç, atletizm ve sporun Türklerden dünyaya yayıldığı iddialarıyla devam etmiştir. Bu dönemde, spor etkinlikleri homojenleştirici, kontrol altında tutan ve seferberlik anlayışı ile yürütülmüştür. 1930'lu yıllarda başlayan bu ideolojik beden terbiyesi anlayışı, 60'lı yıllara kadar yasal statüsünü korumuştur.

Tek parti hükümeti, 30'lu yıllarda beden terbiyesi ve spor yoluyla gençliği kontrol altında tutmak, muhtemel savaşlara hazırlıklı olmak ve inkılapları benimsetmek gibi çok amaçlı bir proje yürütmüştür. Sprint ve kroslar askerlikteki uzun yürüyüşlere, gülle atmak el bombası atmaya benzetilerek spor ile askerlik arasında bir korelasyon kurulmuştur. Ancak, 70'li yıllardan bu yana Milli Eğitim Bakanlığı, bu perspektiften uzaklaşmıştır. Günümüzde ise beden eğitimi dersleri, futbol, voleybol ve basketbol gibi etkinliklere sıkıştırılmıştır.

Güzellik Yarışmaları ve Toplum Mühendisliği

Tek parti döneminin asıl meselesi, bütün fizik-kültür alanını ideolojisi çerçevesinde dönüştürmekti. Bunun için topluma örnek modellerin takdim edilmesi gerekmişti. Tam bu noktada “Güzellik Yarışmaları” olgusu devreye alınmıştır. 30’lu yılların güzellik kraliçeleri Mübeccel Namık, Naşide Saffet, Kerime Halis basın yoluyla topluma örnek Türk vatandaşı olarak takdim edilmiştir. Buna göre her üç güzel; sportiftir. Yüzmeyi, bisikletle gezmeyi, voleybol oynamayı ve yürüyüş yapmayı çok sevmektedir. Güzelliklerini düzenli egzersize borçlu oldukları söyletilen bu örnek Türk kadınları sadece “güzel” değildir aynı zamanda vatansever, aydın, paylaşımcı, bilgili ve saygılı kişilerdir.

Sporcular için aranan centilmenlik, dürüstlük, nezaketli ve görgülü olmak, kötü alışkanlıkları olmayan, disiplinli, temiz ve sağlıklı yaşam süren gibi ahlaki tanımlar dinî anlamda olmayıp yönetmelik ve tüzüklerle belirlenmiş, seküler ahlaktır. Örnek kişiler olarak sporcular bu niteliklerde olursa onları örnek alacak olan gençler de aynı ahlaki seviyede olacaktır beklentisi hakimdir. Başvekil Şükrü Kaya’nın, Beden Terbiyesi ve Spor Kanununu, TBMM’de savunurken “yeni adam/insan” olarak tarif ettiği bir örnektir bu. Bu tarife göre Cumhuriyet rejiminin “Yeni Adam”ı; güzel vücutlu, sağlam düşünceli, cesur, vakur, fikrini ve hakkını savunan, neşeli ve ciddi” insandır. Onlar inkılâpları savunmada cesur olacaklardır, inkılâp ahlakı bunu gerektirir. Aslında bu adı konulmamış toplumsal mühendisliktir.

Yeni Müfredat Nasıl Olmalı?

İlköğretim ve Ortaöğretim Genel Müdürlüklerinin beden eğitimi dersi müfredatını güncellemek için askıya çıkardıkları taslak programların vizyonunu yenilemek gerekiyor. Okullardaki Beden Eğitimi dersleri müfredat ne derse desin nerdeyse top çevresinde cereyan ediyor. Öne çıkan etkinlikler de resmi bayramları kutlama günlerinde sergilenecek ‘spor’ hareketleri olmuştur. Sınıflar ve okullar arası maç müsabakaları ile doldurulan bir zamandan söz ediyoruz. Oysa boşa geçirilecek zamanımız yok. Yerli, milli aynı zamanda evrensel ana hatlara sahip bir anlayışa ve güncellenen yeni müfredata göre yetiştirilmiş öğretmenlere ivedilikle ihtiyacımız olduğu açıktır. Milli Eğitim Akademisi'nin bu konudaki sorumluluğu önem arz etmektedir.

  • Çeşitlilik: Müfredat, futbol, voleybol ve basketbol gibi popüler sporların yanı sıra, farklı spor dallarını da içermelidir.
  • Yerlilik: Geleneksel Türk sporları ve oyunları da müfredata dahil edilmelidir.
  • Evrensellik: Farklı kültürlere ait sporlar ve oyunlar da müfredatta yer almalıdır.
  • Öğretmen Eğitimi: Yeni müfredata uygun olarak yetiştirilmiş öğretmenlere ihtiyaç vardır.

Sonuç olarak, beden eğitimi ve spor dersleri, sadece fiziksel aktivitelerden ibaret olmamalıdır. Bu dersler, öğrencilerin sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanmalarına, farklı spor dallarını tanımalarına ve kültürel değerleri öğrenmelerine katkı sağlamalıdır. Yeni müfredat, bu hedeflere ulaşacak şekilde güncellenmeli ve öğretmenler de bu doğrultuda eğitilmelidir. Aksi takdirde, beden eğitimi ve spor dersleri, öğrencilerin sadece zaman geçirdiği, verimsiz bir aktivite olarak kalmaya devam edecektir.