
Barış İçin 10 Acil Adım: Türkiye'ye Demokratikleşme Çağrısı!
Barış İçin Toplumsal Girişim, "Barışın yolunu açmak" konferansının ardından yayımladığı sonuç bildirgesiyle Türkiye'nin geleceği için kritik bir çağrıda bulundu. Bölgesel savaş tehdidine karşı acil adımlar atılması gerektiğini vurgulayan girişim, demokratikleşme ve barışın ancak bu şekilde tesis edilebileceğini belirtti.
Türkiye İçin Barış ve Demokrasi Vurgusu
Sonuç bildirgesinde, savaşın derhal durması ve nükleer silahsızlanmanın tüm bölge ülkelerinde sağlanması gerektiği vurgulandı. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrail yöneticileri ve savaş suçlusu Netanyahu hakkındaki kararlarının bir an önce uygulanması talep edildi. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ile PKK’nin kendini feshetmesinin barış yolunda atılmış önemli bir adım olduğu ifade edildi. Bildirgede, “Bu tarihi eşikte konferansımız barış ve demokrasiden, hayattan yana tüm toplum kesimlerine, ülkenin geleceğini ilgilendiren gelişmelerin olduğu bu dinamik sürece bütün imkânlarıyla müdahil olma, barışın öznesi olma, barış ve demokrasi talebini yükseltme çağrısı yapıyor” denildi.
Ayşegül Devecioğlu'ndan Somut Proje Çağrısı
Yazar Ayşegül Devecioğlu, konferansın sonuç bildirgesini okuyarak önemli açıklamalarda bulundu. Devecioğlu, "Ülkemizin karşı karşıya olduğu bölgesel savaş tehlikesine karşı demokratik siyaset alanının geliştirilmesi, barış ve refah içinde bir arada yaşayan bir toplumun varlığı en büyük, belki tek güvencedir. Yanı sıra Kürt sorununa Türkiye'nin demokratikleşmesi çerçevesinde çözüm öngören somut bir projenin hazırlanmasına ihtiyaç vardır, güvenlikçi zihniyeti değiştirecek çoğulcu, katılımcı bir demokrasi projesine." şeklinde konuştu.
Acil Atılması Gereken 10 Adım
Bildirgede, Türkiye'nin barış ve demokratikleşme yolunda atması gereken 10 acil adım şu şekilde sıralandı:
- Anayasa’nın 90/son maddesi uyarınca, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru ile ilgili kararlarına uygun hareket edilmeli.
- İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmeli.
- Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanununun ve yasal mevzuat AİHM ve AYM kararları doğrultusunda gözden geçirilerek antidemokratik maddeler ayıklanmalı.
- Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun hukuka aykırı uygulanışıyla ilişkili tüm kanunsuz emirlere, bu emirlerin pratik sonucu olan tüm gözaltı ve tutuklama işlemlerine son verilmeli.
- AİHM kararları uygulanmadığı için hukuka aykırı bir biçimde cezaevinde tutulmaya devam edilen Kobani ve Gezi davaları dahil olmak üzere tüm siyasi hükümlü ve tutuklular serbest bırakılmalı.
- Belediyelere yönelik operasyonlar derhal son bulmalı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer başkan ve bürokratlar serbest bırakılmalı.
- Hangi davadan yargılandıklarına ve hükümlü olduklarına bakılmaksızın bütün hasta ve yaşlı mahkûmlar özgürlüğe kavuşmalı.
- Sınır ötesi operasyonlara son verilmeli.
- Müzakerelerin kolaylaşması ve toplumun yeterince bilgi sahibi olabilmesi için, hem iktidar hem Kürt kesimi tarafından muhatap olarak kabul edilen Abdullah Öcalan’ın çalışma ve toplumun çeşitli kesimlerinin temsilcileriyle iletişim kurma koşulları AİHM kararları da gözetilerek yeniden düzenlenmeli.
- OHAL döneminde çıkarılan 674 sayılı KHK ile getirilen ve yürütme organına seçilmiş belediye yöneticileri yerine kayyım atama yetkisi veren düzenlemeyi yasalaştıran 6758 sayılı yasanın 34. maddesi yürürlükten kaldırılmalı, yerel yönetimlerin idari ve mali yetkileri merkezle yetki paylaşımı yapılarak genişletilmeli, kamu yönetimi adem-i merkeziyet esasına göre yeniden yapılandırılmalı, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekinceler kaldırılmalı ve katılım hakkını düzenleyen ek protokole taraf olunmalıdır.
- Kürt sorununun demokratik çözümü için gerekli yasal çerçevenin meclis tarafından oluşturulması ve silahsızlanma sürecinin izlenmesi için kurulması önerilen “Barış ve Demokratik Çözüm komisyonu” siyasi partilerin eşit temsili, cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bakış açısına sahip, nitelikli çoğunlukla karar alma ve sivil toplum katılımı gibi ilkeler gözetilerek bir an önce hayata geçirilmeli.
- Siyasi liderler, kanaat önderleri ve özellikle medya mensupları başta olmak üzere kırıcı, buyurgan ve çatışmacı dili artık terk etmeliyiz. Savaşın çatışmanın kavganın diliyle barış olmaz.
Barış İçin Toplumsal Girişim'in bu çağrısı, Türkiye'nin içinden geçtiği zorlu süreçte umut ışığı olabilir. Atılması gereken adımların hayata geçirilmesi, ülkenin demokratikleşmesi ve barış içinde bir geleceğe kavuşması için büyük önem taşıyor. Girişimin vurguladığı gibi, savaşın ve çatışmanın diliyle barış inşa edilemez. Şimdi, tüm kesimlerin diyalog ve uzlaşı içinde hareket etme zamanı.