Amerikan demokrasisi üzerine yapılan tartışmalar, uzun yıllardır gündemde. Acaba bu sistem, gerçekten halkın yönetimi mi, yoksa küresel emperyalizmin bir aracı mı? Bu makalede, Amerikan demokrasisinin perde arkasını ve tartışmalı yönlerini inceleyeceğiz.
Demokrasi Bir İllüzyon mu?
Birçok eleştirmen, demokrasinin aslında hayali bir yönetim şekli olduğunu savunuyor. Onlara göre, demokrasi, emperyalist güçlerin çıkarlarına hizmet eden bir sistem. "Parçala, böl, yut" taktiğiyle, toplumlar ayrıştırılıyor ve yönetilmesi kolay hale getiriliyor. Herkes kendi çıkarına uygun bir partiyi desteklerken, diğerlerine karşı acımasızca eleştiriler yöneltiyor. Bu durum, toplumda huzursuzluk, mutsuzluk ve sevgisizlik yaratıyor.
Peki, demokrasi gerçekten halkın yönetimi mi? Tarih boyunca halkın doğrudan yönettiği bir ülke görmek zor. Demokrasinin beşiği olarak kabul edilen İngiltere'de bile, halkın farklı sınıflara ayrıldığı ve Lordlar Kamarası'nın ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğu biliniyor. İngiliz kralı, dünyanın tepesinde otururken, meclis başkanları onun hizmetçisi gibi davranıyor. Bu durum, demokrasinin eşitlik ilkesiyle çelişiyor.
Amerika'nın "Demokrasi" Anlayışı
Amerika Birleşik Devletleri'nde durum daha da karmaşık. Ülkenin tepesinde, Rockefeller gibi güçlü iş adamlarının ve Pentagon'un olduğu bir yapı var. Bu güçler, dünyaya demokrasi dağıtma misyonunu üstlenirken, aslında kendi çıkarlarını koruyorlar. Irak, Suriye ve Afganistan gibi ülkelere "demokrasi" getirme vaadiyle girdiler, ancak geride sadece kan ve gözyaşı bıraktılar.
Demokrasilerde fikir özgürlüğü olduğu iddia edilse de, gerçekler farklı. Örneğin, İsrail zulmünü eleştirdiği için tutuklanan Türk doktora öğrencisi Rumeysa Öztürk'ün durumu, bu iddianın ne kadar boş olduğunu gösteriyor. Kessinger'in sözleri de Amerika'nın demokrasi anlayışını açıkça ortaya koyuyor: "Bizde hain oldu mu? Öldürürüz, başka ülkelerdeki hainleri de destekleriz."
Küresel Emperyalizmin Sömürüsü
Sonuç olarak, dünyada, özellikle de Amerika'da, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları gibi kavramlar sadece birer maskedir. Gerçekte olan, küresel emperyalizmin sömürüsüdür. İslam ise, kul hakkını ve adaleti gözeten tek sistemdir. Ne yazık ki, Müslümanlara İslam öğretilmediği için, bu nimetlerin farkında değiliz.
Tıpkı denizin içindeki balıkların denizi bilmediği gibi, biz de İslam'ın değerini bilmiyoruz. Belki de İslam'ın öğretileriyle, daha adil ve huzurlu bir dünya inşa etmek mümkün olabilir.